Yunanistan daki finansal sıkıntı gün geçtikçe derinleşirken, bu sıkıntıda payı olan günah keçileriden en önemlisi ülkenin "Euro sisteminde yer alması".Ülkede Euro sisteminden çıkmasının faydasına olacağına dair bir düşünce ekölü sivrilmeye başladı. Bu ekölün savunucuların iddası şu yönde; Yunanistan kısa vadeli borçlarını geciktirerek çözümlese bütçe açığını kontrol altına alsa bile, yeni gelişen ekonomilerle rekabet etmesi mümkün değil. Yunanistan da iş gücü maliyeti hızla artıyor, bundan mütevellit, ülkede ihracat pahallı hale gelirken ithalatı ucuz kalıyor.Bunun sonucunda da sürekli borç alarak finanse edilen dış ticaret açığı dev bir kara delik haline geliyor.
Ancak Ülke Euro sisteminde yer almasaydı, Devalüe
(devalüasyon, bir devletin resmi para biriminin diğer ülke dövizleri karşısında değer kaybettirilmesidir.) edebilceği drahmisi olsaydı, ihracat fiyatları düşerek ithalat fiyatlarının yükselmesini sağlayabilirdi böylece dış ticaret açığı kontrol edilebilir bir halde olacaktı. Fakat ülke Euro sistemi içerisindeyken parasal müdalede bulunamıyor. Rekabet avantajını daha acımasız yolla elde ediyor. Bu yollardan biri, işçi ücretlerini düşürerek, işgücü maliyetini azaltmak ancak bunun sonucunda da yükselen işsizlik işçilerin pazarlık payını azaltacak. Politik olarak ülkeyi zor duruma sokan bu uygulamanın tek çaresi Euro sisteminden çıkmak.
Ancak eğer ülke Euro sistemini terkederse, Bankalarda euro cinsinden mevduat sahipleri euro mevduatları, drahmiye çevrilmeden, hızla ülkeden çekecek. Yine devalüasyon sonucu drahmi, değer kaybedeceğinden kredi alanlar borçlarını ödemekte sorun yaşayacak ve yeni bir iflas dalgası başlayacak.Ülke için euro sisteminden çıkmak pek avantajlı gözükmüyor bu yüzden de maliyet enflasyonunu önlemek için ülke çözümü işçi ücretlerini düşürmekte bulacak bu durum beraberinde yükselen işsizlik sorununu gündeme getirecek alternatifsizlikten, pazarlık hakkı kalmayan işçilerin düşük ücreti kabul etmesiyle son bulacak.
Düzenleyen: Esra Türkal
(Konu:15-21 Ocak Bloomberg Bakışı)